Okullar Çocukların Merak Duygusunu Köreltiyor mu?

Öğretmenleri, içinde bulut resimlerinin de bulunduğu, hava durumlarını öğretme amaçlı materyalleri hazırlarken öğrenciler minderlerin üstünde bağdaş kurmuş oturuyorlar. Dışarıda hava karanlık, şimşekler çakıyor ve gök gürlüyor. Meraklı çocuklar birbirlerine sesleniyorlar ve dışarıdaki havayı işaret ediyorlar, ama öğretmenleri dikkatlerini derse vermelerini söylüyor. Çünkü ders planına göre hava durumunu derste öğrenmeleri gerekiyor.

Bu her okulda karşılaşabileceğiniz bir manzara. Çocuklar, ilgilerini çeken konulara dair merak ettikleri soruları okulda sormamaları gerektiğini öğreniyorlar. Ön planda testlerin ve ders hedeflerinin olduğu okul ortamında, çocukların soruları genellikle cevapsız kalıyor ve birçok öğrenme fırsatı kaybediliyor.

Ancak bu konuyla ilgili yapılan son araştırma, çocukları soru sormaya teşvik etmemiz gerektiğini söylüyor. Araştırmaya göre, soru soran çocuklar daha başarılı oluyorlar. Michigan Üniversitesi’nden araştırmacıların gerçekleştirdiği çalışmada, 6200 çocuğun merak seviyeleri incelendi.

Araştırmacılar, katılımcı çocukların merak seviyelerini bebeklik, yeni yürüme ve okul öncesi dönemlerinde ebeveyn ziyaretleri ve anketler aracılığıyla ölçtüler. Ardından okul çağına gelen çocukların (anaokulun ilk yılı) okuma, matematik ve davranış becerileri incelendi ve en meraklı çocuğun aynı zamanda okulda en iyi performansı sergileyen çocuk olduğu tespit edildi. Aynı zamanda, yoksul ve varlıklı çocuklar arasındaki başarı farkına dair bir bulgu, dezavantajlı çocuklarda merak ve performans arasındaki bağlantının diğerlerine göre çok daha güçlü olduğunu işaret ediyor.

Üstelik araştırmacılar, söz konusu okul performansı olduğunda uzun süre odaklanmanın – örneğin, bir fırtına sebebiyle dikkat dağınıklığı yaşamamanın – meraktan, yani çocukların bu fırtınaya dair sahip oldukları sorulardan daha az önemli olduğunu buldular.

Akademik performansla ilişkilendirildikleri için odaklanmayı ve iyi davranışları geliştirmeye konsantre olan öğretmenlerin, merakı geliştirmenin bunlardan daha önemli olabileceğini hesaba katmaları gerekiyor artık.

Çalışmanın baş araştırmacısı olan çocuk doktoru ve akademisyen Dr. Prachi Shah, “Özellikle de ekonomik olarak dezavantajlı ailelerden gelen çocuklarda merakı teşvik etmek, başarı farkını kapatmak adına yeterince önem verilmeyen ancak çok kritik bir yol olabilir.” diyor.

Çocuklar meraklı doğarlar. Yeni yürümeye başlamış bir çocuk soru sormaktan hiç vazgeçmez. Soru sormak, insanların öğrenmek için başvurduğu en kritik yöntemlerden biridir. 2007 yılında yapılan bir araştırmada, 14 aylık ila 5 yaş arasındaki çocukların sordukları soru sayısını kaydeden araştırmacılar, çocukların saatte ortalama 107 soru sorduklarını keşfettiler. Hatta çocuklardan biri bir dakika içinde tam üç soru sorarak çıtayı epey yükseğe çıkardı.

Ancak, The Hungry Mind (Aç Zihin) adlı kitabın yazarı ve çocuklarda merak konusundaki çalışmalara liderlik eden Susan Engel’in araştırmalarına göre, çocukların soru sorma oranı okula başlar başlamaz düşüyor. Ekibiyle birlikte sınıflarda sorulan soru sayısını kaydederek gerçekleştirdikleri araştırmada, Amerika’daki bir ilkokulda eğitim gören en küçük çocuğun iki saat içinde yalnızca iki ila beş soru sorduğunu buldular. Daha da kötüsü, çocukların büyüdükçe soru sormayı hepten bırakıyor olmaları. Beşinci sınıfa giden 10 ve 11 yaşlarındaki çocukların, iki saatlik ders periyodunda öğretmenlerine tek bir soru dahi sormadıkları gözlemlendi.

Engel’in gözlemlediği başka bir derste, bir dokuzuncu sınıf öğrencisi parmağını kaldırmış ve öğretmenine dünyada insanların sanat yapmadığı bir yer olup olmadığını sormak istemiş. Ancak öğretmeni cümlesinin yarısında onu durdurmuş ve “Zoe, soru sormanın sırası değil. Şimdi öğrenme zamanı.” demiş.

Williams College’da gelişimsel psikoloji profesörü olan Engel, “Dünyanın birçok yerinde okulları ziyaret ettim ve maalesef içinde aktif, entelektüel çocuklar barındıran bir sınıfın varlığını hatırlamak çok güç. Çünkü kimse onların zihinsel hayatlarından bahsetmiyor. Çocukların ne kadar uslu durdukları ve ne kadar başarılı oldukları, eğitim topluluklarında yer alan insanlar için çok daha önemli bir mesele gibi görünüyor. Eğitim bürokrasileri maalesef merakı bir kenara itiyor.”

Öğretmenlerin küçük çocuklara soru sormamaları gerektiğini öğrettikleri bir ortamda, Amerikalı araştırmacılar tarafından 2013 yılında incelenen yüksek başarı oranına sahip öğrencilerin eskiye oranla daha az meraklı olduğunu görmek şaşırtıcı değil. Çünkü öğrenciler, merakı başarı sonuçlarını etkileyecek bir risk olarak görüyorlar. Sınıfta sordukları sorular da bu sonuçları geliştirmeye yönelik. Halbuki daha meraklı öğrenciler tarafından sorulan sorular, işlenen konuyu derin bir şekilde anlama amaçlı oluyor.

Elbette bazı öğretmenler merakı teşvik ediyor ve geliştirmeye çabalıyor. Engel, ziyaret ettiği her okulda bunu başaran bir öğretmen olduğunu belirtiyor. Ancak, Bristol’daki Avenue Çocuk Yuvası’ndaki gibi sistematik bir yaklaşımdan ziyade genelde kişilere bağlı bir durum bu.

Bu çocuk yuvası geçtiğimiz Eylül ayında radikal bir adım atarak, iki yaşındaki çocuklar için ellerinde bulunan tüm oyuncakları kaldırdı ve yerine karton ve teneke kutular, kap kacak, eski telefonlar, su ısıtıcıları, bilgisayarlar ve su tesisatında kullanılan borular gibi yaratıcılık fırsatları sunan malzemeler getirdi.

Çocuklar bu yeni nesnelere hemen ısındılar. Karton kutularla bloklar, sığınaklar ve uzay gemileri inşa ettiler; eski telefonlarda hayali arkadaşlarıyla konuştular. Eşyaları dolaplara kilitleyerek saklamak ve hayali dünyaların kapılarını açmak için eski anahtarları kullandılar. Çoğu eski oyuncaklarını geri istemedi.

Yuvanın müdürü Matt Caldwell, başta şüpheci davranan ebeveynlerin ve öğretmenlerin çocukların yaratıcılığındaki artış ve aralarındaki gelişen iletişim sayesinde değişime ikna olduklarını aktarıyor.

“Çocuklar, yetişkinlerin nesnelerle yaptıkları şeyleri taklit etmeye bayılırlar. İnsanların ve nesnelerin işleyiş biçimleri dünyayı merak etmelerine yol açar.” diye ekliyor.

“Okul merakı köreltiyor. Çocuklar gerçekten merak ettikleri soruları ne zaman soracaklar? İlkokula başlar başlamaz sadece susmaları ve öğrenmeleri bekleniyor. Bu, öğretmenlerin suçu değil. Onların da yerine getirmeleri gereken birçok sorumluluğu var.”

Bristol Üniversitesi’nde nörobilim ve eğitim profesörü olan Paul Howard-Jones, yeni “oyuncaklarıyla” oynayan çocukları okullarında ziyaret etmiş. Howard-Jones, insanların yeni durumlardan öğrendiklerini ve merakın bu öğrenme sürecinde çok önemli bir rol oynadığını söylüyor.

“Her ne kadar öğretmenler için zor olsa da, çocuklar soru sormaya teşvik edilmeli ve cesaretlendirilmeli,” diyor ve ekliyor, “Gün içinde öğrencilerin sorularına ayıracak zaman bulmalıyız. Okullarda yaratıcılık ve merak için yeterli vakit yok.”

Kaynak:https://www.theguardian.com/education/2020/jan/28/schools-killing-curiosity-learn