Başarı Odaklı Çocuklar Yetiştirmeyi Bırakın

Küçük bir çocuk tarafından ikiyüzlü olduğu söylenen herkesin bildiği gibi, çocuklar büyüklerin söyledikleri ile yaptıkları arasındaki boşlukları değerlendirmeye son derece yatkındır. Eğer Amerikalı ailelerin çocukları için ne istediklerini araştırırsanız, yüzde 90’dan fazlası en önemli önceliklerinden birinin çocuklarının yardımsever olması olduğunu söyler. Bu mantıklı. İyilik ve başkalarıyla ilgilenmek neredeyse her toplumda ve büyük dinde ahlaki erdemler olarak değerlendirilir. Fakat eğer çocuklara ebeveynlerinin onlar için ne istediklerini sorarsanız, yüzde 81’i ebeveynlerinin başarı ve mutluluğa, yardımseverlikten daha fazla değer verdiğini söyler.

Çocuklar yetişkinler için neyin önemli olduğunu, bizim ne söylediğimizi dinleyerek değil neyin dikkatimizi çektiğini fark ederek öğrenirler. Ve bugün ebeveynler, pek çok gelişmiş toplumda, bireysel başarı ve mutluluğa başka her şeyden daha fazla önem veriyorlar. Fakat iyilik ve nezaketi övdüğümüz kadar, çocuklara bu niteliklere gerçekten değer verdiğimizi göstermiyoruz.

Belki de bu yüzden iyiliğin azalmasına şaşırmamalıyız. Amerikalı üniversite öğrencileriyle ilgili yıllık araştırmaların kapsamlı bir analizi, 1979 yılından 2009 yılına kadar empati ve başkalarının bakış açılarını tahayyül etmede önemli bir düşüş olduğunu gösterdi. Bu süre zarfında öğrenciler, kendilerinden daha az şanslı insanlar için daha az ilgi ve başkalarının gördüğü adaletsiz muameleden daha az rahatsızlık duyarak büyüdüler.

İnsanlar sadece başkalarını daha az önemsemiyor, daha az da yardım ediyor. Bir deneyde, bir sosyolog 2001 yılında Amerika’da düzinelerce şehirde, kayıp olduğu anlaşılan binlerce mektup dağıttı etrafa ve bunu 2011 yılında tekrarladı. İlk seferden ikinci sefere, oradan geçen iyiliksever kişiler tarafından yerden alınıp posta kutusuna atılan mektupların oranı yüzde 10 azaldı. (Aynı deney Kanada’da tekrarlandığında, yardımseverlik oranında azalma olmadı.) Psikologlar, 1995 sonrasında doğan çocukların, bir güçlükle karşılaşan kişilere yardım edilmesi gerektiğine kendilerinden önceki kuşaklar kadar inandığını, fakat yardım için harekete geçmek konusunda kendilerini daha az sorumlu hissettiklerini buldu. Örneğin herhangi bir hayır kurumuna daha az bağış yapıyor, hatta bunu yapmaya ilişkin duydukları ilgiyi daha az ifade ediyorlardı.

Eğer bugün toplum çatırdıyorsa, eğer biz gerçekten bir başkasını daha az önemsiyorsak, sorumluluğun bir kısmı ebeveynlerin yücelttiği değerlerde yatıyor. Kendi hayatlarımızda, arkadaşımız olan pek çok ailenin, başarıya çok fazla odaklandıkları için çocuklarına iyiliği öğretmekte geri kaldıklarını görüyoruz. Çocuklarının aldıkları ödülleri ve övgüleri bir tür kişisel şeref nişanı gibi görüyorlar – ve çocuklarının başarısızlıklarını da kendi ebeveynliklerinin olumsuz bir yansıması olarak değerlendiriyorlar.

Bazı ebeveynler ise iyiliği, şiddetli rekabet dünyasında bir zayıflık kaynağı olarak görerek teşvik etmekten vazgeçiyor. Bazı ebeveynlik tarzlarında, örneğin okul öncesi çocuklar oyunda bencillik yaptıklarında müdahale etmeye karşı geliniyor Bu aileler, müdahale etmenin çocukların kendileri için çözüm bulmalarını engelleyebileceğinden endişeleniyorlar ve paylaşmayan bir insan yetiştirmeyi, hayır demekte zorlanan bir insan yetiştirmekten daha az endişe verici bulduklarını söylüyorlar. Oysa ebeveynlerin çocuklarına, hem başkalarını hem de kendilerini önemsemeyi öğretememeleri için hiçbir neden yok. Eğer çocuklarınızı diğerlerinin ihtiyaçları ve duygularını dikkate almak konusunda yüreklendirirseniz, bunu bazen yapacak, bazen de yapmayacaklardır. Ama bunun karşılıklı bir şey olduğunu erkenden öğreneceklerdir: Eğer başkalarına onları dikkate alarak davranmazsanız, onlar da sizi dikkate almayabilirler. Ve bu durumda etrafınızdakilerin birbirlerine saygı gösterme olasılığı da düşük olacaktır.

Çocukların hassas antenleri bulunur. Akranlarının, öncelikle, gösterdikleri cömertlik değil aldıkları notlar ve ulaştıkları hedefler için kutlandıklarını görürler. Yetişkinlerin başarılarını, karakterlerine aynı derecede dikkat etmeden değerlendirdiklerini görürler. Ebeveynlerin iyiliği gelecek kuşaklara miras bırakması beklenir, ancak iyiliğin temel bir erdem olmaktan çıkma riski altındayız. Bu durumu nasıl iyileştirebiliriz?

Kendi çocuklarımız okula başladığı zaman, günün sonundaki sorularımızın çoğunun başarılarla ilgili olduğunu fark ettik. Sizin takım kazandı mı? Sınav nasıl geçti?

Yardımseverliğin temel bir değer olduğunu göstermek için, ona dikkat harcamamız gerektiğini fark ettik. Aile yemeklerimizde artık çocuklara başkalarına yardım etmek için neler yaptıklarını soruyoruz. Başlangıçta “Unuttum”, standart cevabını alıyorduk. Fakat bir süre sonra, daha dikkatli cevaplar vermeye başladılar. Örneğin, “Atıştırmalığımı, yanında atıştırmalığı olmayan bir arkadaşımla paylaştım” veya “Bir sınıf arkadaşımın sınavda yanlış yaptığı bir soruyu anlamasına yardım ettim.” Etkin bir şekilde yardımcı olma fırsatlarını araştırmaya ve öyle davranmaya başladılar.

Ebeveynler olarak aynı zamanda başkalarına yardım deneyimlerimizi -ve başarısız olduğumuz anları da içerecek biçimde- paylaşmaya çalıştık. Çocuklarınıza, zorbalığa uğrayan bir çocuğun yanında durmadığınız için nasıl pişmanlık duyduğunuzu anlatmanız, onları bir gün bu konuda adım atmak için motive edebilir. Takım arkadaşlarınızı takımı terk ederek nasıl zor durumda bıraktığınız zamanı hatırlamak, çocuğunuzun başkalarına karşı sorumlulukları hakkında daha dikkatli düşünmeye teşvik edebilir.

Çocuklar doğal olarak yardımseverdir, en küçüklerin bile diğerlerinin ihtiyaçlarına doğuştan anlayış gösterdikleri görülür. Bir buçuk yaşındayken, birçok çocuk masayı hazırlamaya, yer silmeye, oyunları toplamaya isteklidir; iki buçuk yaşına geldiklerinde birçoğu kendi battaniyesini üşüyen birine verecektir.

Fakat pek çok çocuk iyiliği bir seçimden çok bir angarya olarak görmeye başladı. Bunu değiştirebiliriz. Deneyler, çocuklar bir şeye zorlanmayıp onlara seçme şansı verildiğinde, cömert davranma eğilimlerinin yaklaşık iki kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Ve çocuklar yardımlarının farkına varıldığında ve övüldüklerinde tekrar yardım etme eğilimine giriyorlar.

Çocuklar akranlarının başarılarına hızlıca hayranlık duyarlar. Takımdaki en hızlı koşucu veya yetenek yarışmasının kazananı gibi. Ebeveynlerin arkadaşlıkları denetlemesi gerektiğini düşünmüyoruz elbette, fakat çocukları iyi ve merhametli sınıf arkadaşlarının farkına varmaları için hafifçe dürtmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu çocukların diğerlerine nasıl davrandıklarını ve bu davranışların çocuklara kendilerini nasıl hissettirdiğini sorabiliriz. Bu, başkalarını ezen değil daha uyumlu çocuklarla arkadaşlık geliştirmelerini desteklemek için iyi bir başlangıç olabilir. Çocuklarımıza sınıf arkadaşlarıyla yemekhaneye gittiklerinde başkalarıyla alay edip gülen çocuklara takılmamalarını söylüyoruz. Çocuklarımızın yemekhanede tepsilerini taşımalarına yardım eden çocukları tanımaları gerekir.

Gördüğümüz gibi, bireysel başarıya aşırı önem vermek başkalarını önemseme konusunda eksikliğe neden olabilir. Fakat aslında bunlar arasında bir seçim yapmak zorunda değiliz. Aslında çocuklara başkalarını önemsemeyi öğretmek, onları başarılı ve anlamlı bir hayata hazırlamanın en iyi yolu olabilir.

Başkalarına yardım eden çocukların etmeyenlerden daha fazlasına ulaştığını gösteren çok sayıda araştırma var: Bir araştırmaya göre anaokulu öğretmenleri tarafından başkalarına yardım ettiği söylenen oğlanlar, 30 yıl sonra daha fazla para kazandılar. Başka bir araştırma ortaokulda arkadaşlarına yardım eden, onlarla dayanışmada bulunan ve paylaşan çocukların, başkalarına yardım etmeyenlerle kıyaslandığında akademik olarak daha başarılı olduğunu söylüyor. Dahası en iyi akademik başarıya sahip sekizinci sınıf öğrencileri, beş yıl önce en yüksek notları alanlar değil; üçüncü sınıftaki öğretmen ve arkadaşları tarafından en yardımsever olarak nitelendirilen çocuklar oldu. Ve ebeveynlerinin, akademik başarıdan çok yardımseverliğe, saygılı ve iyi olmaya değer verdiği söylenen ortaokul öğrencilerinin iyi üniversitelere gittiklerini ve kuralları çiğnemeye daha az eğilimli olduklarını buldular.

Tüm bunların bir sebebi de, başka insanları önemsemenin iyi ilişkileri güçlendirmesi ve depresyondan korunmayı sağlaması olabilir. Başkalarını önemseyen öğrenciler, aynı zamanda eğitimlerini topluma katkı sağlamak için bir hazırlık olarak görebilirler. Cömert insanlar yetişkinlikte daha çok kazanır, performans değerlendirmeleri daha iyidir ve daha az cömert akranlarından daha fazla terfi alırlar. Bu, onların başkalarına yardım ederken buldukları anlamın onlara daha geniş bir öğrenme ve daha derin ilişkiler ve nihayetinde daha büyük yaratıcılık ve verimlilik konusunda rehberlik etmesinden olabilir.

Fakat iyilik aynı zamanda çocukları burada ve şimdide mutlu kılar. Bir deneyde yeni yürümeye başlayan bebekler kendileri için balık kraker ve kepekli bisküviler aldılar ve ardından yiyeceklerinin birazını, onları “yiyen” ve “nefis” diyen bir kuklaya vermeleri istendi. Araştırmacılar çocukların yüz ifadelerini derecelendirdiler ve paylaşmanın, almaktan belirgin bir şekilde daha fazla mutluluk verdiğini buldular. Yeni yürümeye başlayan çocukların diğerlerine göre en mutlu olduğu durum ikramın başka bir yerden değil kendi kaselerinden yapıldığı durumdu.

Psikologlar bunu yardım edenin kendini iyi hissetmesi olarak adlandırıyorlar. Ekonomistler buna “vermenin sıcaklığı” diyor. Sinirbilimciler cömertliğin beyindeki ödül merkezini harekete geçirdiğini buldular. Ve biyologlar, başkalarına yardım etmeye ayarlı olduğumuzu söylüyor. “Bir başkasına yardım etmeye her zaman hazır olan” bir kabile, diğer kabilelerin pek çoğuna galip gelecektir ve bu doğal seleksiyon olacaktır,” diyor Darwin.

Elbette çocukları ellerinden gelenin en iyisini yapmaları ve başarılarından gurur ve mutluluk duymaları için yüreklendirmeliyiz, iyilik, bunları kurban etmeyi gerektirmez. Ebeveynliğin gerçek sınavı çocuğunuzun neyi başardığı değil nasıl biri olduğu ve başkalarına nasıl davrandığıdır. Eğer onlara iyi olmayı öğretirseniz, sadece kendi çocuklarınızı başarılı olmaya hazırlamazsınız, onların etrafındaki çocukları da hazırlarsınız.

Çeviri: Funda Tuğrul

Kaynak: https://www.theatlantic.com/magazine/archive/2019/12/stop-trying-to-raise-successful-kids/600751/