Çocuklarla Zihin Sağlıkları Hakkında Konuşma Rehberi (Yaşa Göre)

Çocuğunuzun zihinsel bir sağlık sorunuyla karşı karşıya olup olmadığını anlamak zor olabilir. Bu somurtma sadece çocukluğun bir parçası mı? Kızınız en sevdiği video oyununu oynamayı reddettiğinde, bu, bir zamanlar sevdiği şeylere ilgisini yitirmeye başladığının bir göstergesi mi?

Davranışların, çocukluktaki gelişimle mi yoksa zihinsel sağlıklarına yönelik bir sorunla mı ilgili olup olmadığını bilmek zor olabilir. Fakat iyi haber şu: Çocuklara zihinsel sağlıkları ile ilgili sorular sormak herhangi bir soruna neden olmaz.

“Görmezden gelmeyin. Haklı olmayabilirsiniz. Ancak sorun yaşamayan bir çocuğa endişelerinizi ifade etmek ve hatalı olduğunuzu fark etmek, bir sorunu görmezden gelmekten iyidir,” diyor ebeveynlik uzmanı Dr. Deborah Gilboa “İnsanlara intihar hakkında soru sormak onların intihar tasarlamalarına neden olmaz. Çocuklara endişeleri hakkında soru sormak da onları endişeli yapmaz.”

Gilboa, ebeveynlerin çocuklarıyla konuşmaya çok küçük bir yaşta başlamalarını istiyor.

“Zihinsel sağlıkta esnekliğin ve toparlanabilme becerisinin (rezilyans) ilk adımı, bu konu hakkında konuşabilmektir,” diyor Giboa.

Gilboa, davranışlardaki dikkat çekici değişikliklerin bir probleme işaret edebileceğini söylüyor. Dikkat edilmesi gereken değişimler ise şunlar:

Daha önce hoşlandıkları şeylere duyduydukları ilgide azalma
Beslenme ya da uyku alışkanlıklarında değişiklik
Arkadaşlarından uzak durma
Yeni tutumlar
Kendini izole etme
Eğer ebeveynler endişe verici işaretler görürlerse, bunları yalnız başlarına çözmek zorunda değiller.

“Cevapları siz bulmak zorunda değilsiniz. Sizin göreviniz, çözüm kaynaklarına ulaşmak konusunda çocuğunuzun yanında olmak. Siz bir zihinsel sağlık uzmanı değilsiniz,” diyor Gilboa.

Gilboa, ebeveynlerin çocuklarıyla yaş gruplarına göre nasıl konuşmaları gerektiğine ilişkin şu bilgileri paylaşıyor:

Okul öncesi: 4-6 yaş

Küçük çocukları olan ebeveynler, çocuklarının duygularını tanımalarına yardımcı olmalılar. Araştırmacılar, çocukların duyguları tıpkı renkleri ya da şekilleri öğrendikleri gibi öğrendiklerini söylüyor. Eğer ebeveynler onlara 30 farklı duygu için kelime öğretirlerse, çocuklar duyguların nüanslarını öğrenebilirler.

“Okul öncesi çocuklar için yapabileceğimiz en iyi şey onlara duyguların adlarını öğretmektir,” diyor Gilboa. “Çocuklara mahcup olmak ile utanmak, kaygılanmak ile üzülmek arasındaki farkı öğretirsek, kendi yaşadıkları hakkında konuşmak ve onları tanımlamak konusunda giderek daha başarılı olacaklardır.”

“Çocuklarına nasıl hissetmeleri -ya da hissetmemeleri- gerektiğini söylemek ebeveynlere çok cazip gelse de, bunu yapmamalılar,” diyor Gilboa.

“Onlara, duygularının önemli olmadığını söylüyorsunuz. Bir çocuğa bir duygusal tepkinin yanlış olduğunu söylemek, “mış gibi” yapmasına sebep olabilir. Ancak bu hiç sağlıklı bir baş etme stratejisi değildir,” diye açıklıyor Gilboa.

Ebeveynler, okul öncesi çağındaki çocuklarına zor duygularla başa çıkmalarına yardımcı olacak tutumlar geliştirmeleri konusunda da yardımcı olabilir: Ağlamak iyi geliyor mu? Annene ya da babana sarılmaya ne dersin? Resim yapmak iyi gelir mi?

Çocuklar bu becerileri kullandıklarında ebeveynler çabalarını övmeliler. “Onların iyi yaptıkları şeyin farkında olmak gerçekten yararlıdır,” diyor Gilboa.

İlkokul: 7-10 yaş

Ebeveynler çocuklarına duyguları hakkında sorular sormaya ve duyguları, kaygı bozukluğu ya da depresyon gibi bozukluklarla etiketlememeye devam etmeliler.

“Biz onlara teşhis koyamayız. Onlar kendilerine teşhis koyamazlar. Bu yaştaki hiçbir çocuktan bu konuda çabalamasını istememeliyiz. Onlara sadece duygularıyla ilgili sorular sorun,” diyor Gilboa.

Eğer çocuklar nasıl hissettiklerini açıklama konusunda bocalarsa, ebeveynler onlardan bir hikâye anlatmalarını isteyebilir. Bu yolla çocuklar, duygularını açmak konusunda kendilerini güvende hissederler.”

“Bu yaşlardaki çocuklar, bazı duyguların yetişkinler için sinir bozucu olduğunu ve onları hayal kırıklığına uğrattığını bilirler,” diyor Gilboa.

Gilboa, ebeveynlere her gece çocuklarıyla bir oyun oynamalarını da öneriyor. Bu oyunda her aile üyesi o günün iyi ve kötü yanlarını anlatabilir.

Gilboa şöyle devam ediyor: “Günün iyi yanları başlı başına bir hikaye, kötü yanları ise bambaşka bir hikayedir. Bu çocuklara şunu gösterir: “Kötü şeyleri anlattığın kişi de benim, iyi şeyleri anlattığın kişi de benim.”

Ortaokul: 11-14 yaş

Bu yaşa kadar çocuklar depresyon, bipolar bozukluk ya da şizofreni gibi zihinsel sağlık sorunlarını duymuşlardır. Neler bildiklerini anlamak için onlara küçük bir test yapabilirsiniz.

“Depresyon terimini daha önce duydun mu? Nerede duydun ve bundan nasıl bir anlam çıkardın?” gibi sorular sorabilirsiniz. “Ebeveynler çocuklarına, Peki, sen hiç böyle bir şey yaşadın mı? gibi bir soru sorabilirler örneğin,” diyor Gilboa.

Ortaokul çağındaki çocuklar böyle durumlarda kendilerini geri çekebilir ve ebeveynlerinin yetersiz olduğunu düşünebilirler. Sorun değil. Israr etmek ve yanılmak daha iyidir.

Şunu söylemeyi deneyin: “Bunu sana soruyorum, çünkü seni görüyorum; seni seviyorum ve sen benim için çok önemlisin.”

Ortaokul öğrencileri genellikle özgüvenden yoksundur ve bu tür güvencelere ihtiyaç duyarlar.

Lise: 14-18 yaş

Liseye geldiklerinde gençler, ebeveynleriyle zihinsel sağlıkları konusunda nasıl konuşabileceklerini kendileri çözmeye çalışırlar.

“Bir lise öğrencisiyle bu konuda konuşmanız gerekip gerekmediğini düşünmeyin, bunu kesinlikle yapmalısınız,” diyor Gilboa. “Her genç güvenilir bir yetişkinle konuşmaya ihtiyaç duyar.”

Ebeveynler çocuklarına, herhangi biri ya da kendileri hakkında endişelenip endişelenmediklerini sorabilirler. Ancak eğer biri risk altındaysa, yetişkinler ne yapacakları konusunda net olmalılar.

“Eğer birinin hayatı tehlikedeyse, hemen müdahale edeceğiniz konusunda çocuğunuza çok net açıklamalar yapmalısınız,” diyor Gilboa.

Çocuklarınız onların zihinsel sağlığı konusunda konuşma çabalarınızı boşa çıkarırsa onlardan bilgi isteyin.

“Bu görüşmeyi ne zaman ve nerede yapmanız ve nasıl bir yaklaşım izlemeniz gerektiği konusunda çocuklarınıza özerklik verin,” diyor Gilboa.

Bazı gençler ebeveynleriyle konuşurken, bazıları ebeveynlerinden başka yetişkinlerle konuşurken kendilerini daha rahat hissedebilirler. Ebeveynler bunu kişiselleştirmemeli. Şöyle bir şey söyleyebilirsiniz “Eğer benimle konuşamayacağını hissedersen, çevrende güvenebileceğin başka hangi yetişkinler var? İncinebilirim ama kızmayacağım.” Ebeveynler, bu yetişkinlerin kimler olduğunu bildiklerinden emin olmalılar.

Kaynak: https://on.today.com/2RsdFST