Dijitalleşen Dünyanın Değişen Kütüphaneleri

Bundan birkaç sene önce Tony Marx, Bronx’taki bir kütüphaneyi kapatmak üzereyken merdivenlerde oturan bir çocuğu fark etti. Oğlan çok eski bir dizüstü bilgisayarda yavaşça bir şeyler yazıyordu. Şaşkına dönen Marx, çocuğa ne yaptığını sordu.

Çocuk, Marx’a matematik ödevini yaptığını söyledi. Ödevi internet üzerinden yapması gerekiyordu ve ailesinin eve internet alacak parası yoktu. Bu yüzden de ufaklık, kütüphanenin kablosuz internetine bağlanmak için binanın girişine kurulmuştu.

New York Halk Kütüphanesi müdürü Marx aklından “Şu işe bak,” diye geçirdiğini anımsıyor. “Dünyanın bilişim merkezinde yaşayan bir çocuk, daha matematik ödevini bile yapamazken biz ondan başarılı olmasını bekliyoruz.”

O günden beri New York Halk Kütüphanesi, “dijital uçurum” olarak adlandırılan, internete kolayca erişim sağlayabilenler ile bunu yapamayanlar arasındaki farkı azaltmaya yönelik birçok hizmet geliştirdi. Bu ünlü kütüphane, kullanıcılarına masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar tedarik ediyor ve bazen aylarca geçerli kablosuz bağlantı noktaları (hotspot) sağlıyor. Tıpkı Starbucks’ta olduğu gibi, burada da kablosuz internet ücretsiz.

Dijital çağda üzerine düşen görevi yeniden gözden geçiren tek kütüphane New York Halk Kütüphanesi değil. Dünyanın her yerindeki kütüphaneler, raflardaki neredeyse her şeyin çevrimiçi ortamda bulunduğu bir dünyada ihtiyaçlara cevap verebilmek için yeni bir rol üstleniyorlar. Birçoğu, kendisini üç boyutlu baskı veya video düzenlemesi gibi en son teknoloji üzerine derslerin verildiği dijital kültür merkezleri olarak görüyor. Sundukları en önemli hizmetlerden biri de, Marx’ın gördüğü çocuk gibi internet erişimi olmayan kişilere bu konuda yardımcı olmak.

Bill Gates ve Melinda Gates, 1997’de kurdukları vakıf aracılığıyla düşük gelirli mahallelerdeki kütüphanelere bilgisayar, internet erişimi ve yazılım tedarik ediyorlar. Vakıf 2018’de kapansa da, aktif olduğu süre boyunca dünya çapında 1 milyar dolardan fazla destek sağladı.

Hayatlarımız giderek çevrimiçi hale geldikçe internet bağlantısı sağlamanın önemi de artıyor. Pew’in araştırmasına göre, düşük gelirli ailelerin yüzde 47’sinin evinde internet yok ve yüzde 44’ü masaüstü ya da dizüstü bilgisayar sahibi değil. Marx, New York Halk Kütüphanesi’nin sunduğu kablosuz bağlantı noktalarını kullananların dörtte üçünün düşük gelirli ailelerden geldiğini söylüyor.

Dijital hayata geçiş

Dijital uçurumun ne kadar kötü olduğuna dair bir örnek görmek isterseniz, dünyanın teknoloji merkezi San Francisco’ya bakmanız yeterli olacaktır. San Francisco Halk Kütüphanesi’ne göre şehirde yaşayan 900 bin kişinin yüzde 10’undan fazlasının evinde internet yok. Kütüphaneci Michael Lambert, San Francisco Halk Kütüphanesi’nin insanlara yüksek hızda ücretsiz internet sunan en büyük kurum olduğunu ve senede bir milyondan fazla internet erişimi sunulduğunu söylüyor. Ayrıca, üyeler kütüphane bünyesindeki 200’ü aşkın kablosuz bağlantı cihazını 3 haftaya kadar ödünç alabiliyor.

Belediye binasına yürüme mesafesinde bulunan ana kütüphane, bilgisayar temelinden kodlamaya kadar birçok konuda dersler veriyor. Mayıs ayında ‘Teknoloji Haftası ile Bağlan’ (Connect with Tech Week) isminde bir organizasyon düzenleyerek insanlara internet erişimini yaymayı ve teknolojik beceriler kazandırmayı hedefliyor. Senede bir de yaşça büyük olan üyelerine yönelik e-kitap indirme ve internette gezinme gibi temel konuların öğretildiği bir etkinlik düzenliyor.

32 yaşındaki Victor Franco, bir süredir San Francisco Halk Kütüphanesi hesabına giriş yaparak internet üzerinden kodlama eğitimi alıyor. Python temel eğitimini tamamlayan Franco, şimdi de makine öğrenimi konusunda dersler alıyor.

Franco, “Kodlama üzerine eğitim programlarına yazılmayı düşünüyordum, bu yüzden kütüphanenin internet üzerinden sunduğu eğitimlere de bir bakayım dedim,” diyor.

Kütüphaneci Lambert, San Francisco Halk Kütüphanesindeki basılı kitap ödünç alımlarının düşüşe geçtiğini ve Libby, Hoopla ve RB Digital gibi uygulamalar üzerinden kütüphanenin dijital arşivinden yararlanan insan sayısının her geçen gün arttığını söylüyor. Dijital ortamdaki ödünç almalar, kütüphanenin 2018 yılında 11 milyon olan kitap giriş-çıkış sayısının yaklaşık dörtte birini oluşturuyor.

Dijital dünyaya olan geçiş sayesinde kütüphane çalışanlarının daha fazla etkinlik ve program hazırladıklarını, çünkü raflara kitap dizmekle eskisi kadar vakit kaybetmediklerini sözlerine ekleyen Lambert, çalışanların aynı zamanda internetteki sohbet siteleri üzerinden insanların sorularını cevapladıklarını söylüyor.

Kütüphanelerin tarihi önemi hakkında konuşan Lambert şöyle devam ediyor: “İlk arama motorları bizlerdik. İnsanların bilgiye ulaşmasında hala önemli bir rol oynuyoruz.”

Gençlere Özel

San Jose Halk Kütüphanesi bünyesinde bulunan TeenHQ, gençleri hedef alan bir oluşum. Burada bir oyun salonu ve 3 boyutlu yazıcı kullanmayı öğrenmek isteyen üyeler için bir atölye bulunuyor.

San Jose’de kütüphanecilik yapan Elizabeth Nolan, “Kütüphaneler her zaman gençliğin eğitiminde ve güçlenmesinde lider rolü üstlenmiştir. Bizim yaptığımız sadece bu fikri geliştirmek oldu,” diyor.

Topluluk ile iş birliği

Kütüphaneler artık üyelerinin onlara gelmesini beklemiyor. Detroit Halk Kütüphanesi’nin Parkman Şubesi, interneti kullanıcılarına götürüyor.

İki yıl önce Parkman Şubesi, Libraries Without Borders (Sınır Tanımayan Kütüphaneler) iş birliği ile Detroit’teki bazı çamaşırhanelerde mini-kütüphaneler oluşturdu. Wash and Learn Initiative (Yıka ve Öğren Girişimi) olarak adlandırılan proje kapsamında, kütüphaneciler üç ayrı yerde dizüstü bilgisayar ve kablosuz bağlantı noktaları kurdu. Burada aynı zamanda çocuklar ve gençler için kitap da bulunuyordu.

Projede görev alan kütüphaneci Qumisha Goss’a göre, çamaşırhanelerde ortak bağlantı alanları yaratma fikri oldukça mantıklı. Evlerinde interneti olmayan dar gelirli aileler, çamaşırhanelerde çok vakit geçiriyorlar, çünkü çamaşır ya da kurutma makineleri de yok. Kurulan bilgisayarlar, çamaşırların yıkanmasını bazen saatlerce beklemek zorunda kalan müşterilere bu süre içerisinde üretken olma imkanı sunuyor. Goss, kullanıcıların internet üzerinden fatura ödediklerini, e-posta hesaplarını kontrol ettiklerini veya özgeçmiş hazırladıklarını söylüyor.

Kütüphane binasında da kablosuz ağ ve bilgisayarlar bulunmasına rağmen çamaşırhanelerin bir avantajı var: 24 saat açık olmaları. Goss, kütüphane kapandığında insanların çamaşır yıkamasalar dahi internet ve bilgisayar erişimi için çamaşırhaneye gittiklerini söylüyor.

Goss, bu programın ilk başlarda sevilip sevilmediğinden emin değilmiş. Programın popülerliğini, bilgisayarları temizlik ve diğer bakım işleri için yerlerinden söktüğünde fark etmiş, çünkü bir sürü insan bilgisayarların nereye gittiğini sormak için kütüphaneye akın etmiş. “Bu, insanların bilgisayarları düzenli olarak kullandığını gösteren ilk işaretti,” diyor.

Girişimin bu kadar sevilmesi şaşırılacak bir şey değil. İki sene önce yapılan bir kurum içi ankette üyeler, bilgisayar ve kablosuz ağ erişiminin kütüphaneye gitme sebeplerinin başında geldiğini söylediler.

Geleceğe bakış

Ülke çapındaki kütüphanelerde gözlemlenen bu dijital geçiş, haklı olarak kütüphanelerin geleceğine dair belirsizlik ve endişeleri de beraberinde getirdi. Geçen sene yayınlanan ve daha sonra kaldırılan bir Forbes makalesinde, Amazon’un kütüphanelerin yerini alması gerektiği, böylece ödenen vergilerde tasarruf edileceği söyleniyordu.

Elbette bu öneri kütüphanecilerin hiç hoşuna gitmedi.

Kütüphaneci Lambert, “Bu çok sığ bir düşünce, çünkü kütüphaneler yalnızca kitapların depolandığı binalar değil. Onlar bir şey satın almanın şart olmadığı, herkes için açık ve ücretsiz birer topluluk alanı,” diye konuştu.

Teknoloji geliştikçe kütüphaneler de zamana ayak uydurmak için ellerinden geleni yapacaklar. Ancak iletişimin büyük çoğunluğunun internet üzerinden gerçekleştiği bir dünyada, sağlayacakları en büyük faydalardan birisi de insanların bir araya gelmeleri için fiziksel bir alan oluşturmak olacak.

New York Halk Kütüphanesi müdürü Marx, binanın girişinde oturup matematik ödevini yapan çocuğu bir daha görmediğini söylüyor. Yine de bu olayın, daha fazla insanı kütüphaneye ulaştırma konusunda kendisini nasıl teşvik ettiğinden bahsediyor.

“İnsanlar bir süre daha kitaplar ve özel baskılar için kütüphanelere geliyor olacak. Ancak benim tahminim, kütüphanelerin uzun vadede topluluk alanları haline dönüşeceği yönünde, özellikle de insanların gürültüden uzak, sakin vakit geçirebileceği başka yer bulunmayan düşük gelirli bölgelerde,” diyor Marx. “İnsanların bir bilgisayar alıp oturabilecekleri ve saygıyla karşılanacakları, kimsenin onlardan bir şey istemeyeceği alanlar.”

Kaynak: https://www.cnet.com/news/in-a-world-of-google-amazon-libraries-rethink-their-role/