İstismar ve Çatışmalara Yönelik Farkındalık Yaratan Üç Nitelikli Çocuk Kitabı

Çocukların yaşamdaki ilişkilerini gözden geçirmeleri, sorunların varlığını hissetmeleri ve sorunlarla baş başa kalmaları “yaşam becerilerini” geliştirmeleri için önemli bir süreç. Çocukların bu sürecini önemseyen yetişkinler birçok farklı alanda farklı kişilerle pek çok çalışma yapıyor. Bu çalışmaların bir kısmı bana göre bütünsel olmadığı için (aile-öğretmen-diğer çocuklar-medya ve toplum) başarıya ulaşamıyor. Bununla birlikte önemli konular olan çatışma ve istismara yönelik adımlar atılmaya devam ediliyor. Çocukların küçük yaşlarda çatışma-tartışma becerilerini ve bedenlerine ait farkındalıklarını geliştiren önemli araçlardan bir tanesi de nitelikli çocuk-yetişkin kitaplarıdır. Bu kitaplar sadece çocuk değil aynı zamanda yetişkinlere de yöneliktir. Çünkü “çatışma-tartışma” ve “istismar” sadece çocukların sorunu ya da karşılaşabilecekleri bir konu değil. Yetişkinlerin de çocuklar gibi bu konulara yönelik düşüncelerini gözden geçirmeye ve bu kitapları okumaya ihtiyaçları var.

Yazıda bu iki konuya yönelik üç önemli kitap önerisi olacak. Anne-babaların, eğitimcilerin ve toplumbilimcilerin, bu konuların çocukların gündeminde olması için sürekli olarak çalışmaları gerekiyor diye düşünüyorum. Çocukları bu durumlara karşı hazırlamak aslında bir noktada onları yaşama hazırlamaktır. Yaşam boyunca her zaman ve hep onların yanında bir yetişkin olarak kalamayacağız, kalmamalıyız da. Çocukların bu tür durumlarda nasıl davranmaları gerektiği, kendilerini nasıl koruyacaklarını bilmeleri bir yetişkin olarak çocuklara verebileceğimiz en önemli şeylerden bir tanesi olacaktır.

İlk kitap “Tartışsak da Barışırız!” çatışma, tartışma ve barışmaya yönelik. Dagmar Geisler’in yazdığı ve resimlediği bu kitabı çeviren kişi Gültekin Emre. Tartışma yaşamın her anında varlığını gösterebilir. Gergedan Yayınları’ndan çıkan kitap, iyi yönetilmiş tartışma örnekleriyle çocuğa sağlıklı iletişim yollarını fark ettiriyor. Kitabın önsözünde şöyle yazıyor: “Eski ideal aile kabaca şöyleydi: Baba otoriter, anne sakin, çocuk ise uyumlu. Tartışma asla gerçekleşmez, olsa bile başkalarının bilmesi gerekmezdi.” Sadece bu cümle bile yetişkinlerin aile kavramını sorgulamasına neden olabilir. Kitapta birçok aileden ve yaştan insanların tartışma anları ele alınmış. “Bir grup içerisinde kaç kişi varsa, o kadar söz hakkı olmalıdır,” diyen bir kitapla karşı karşıya kalıyor okurlar. Dolayısıyla okur, tartışma kültürünü “yaparak ve yaşayarak” içselleştirmeye çalışıyor. Çocukların bu kültüre uzak tutulmadan yaşaması gerektiği de yetişkinlere verilen önemli bir mesaj olarak karşımıza çıkıyor. Kitapta çocukların yaşama hazırlanmalarını sağlayan önemli cümleler var:

“Herkes bir gün mutlaka tartışır.”

“Günlerdir evdeki ortamın çok gergin olduğunu hissediyorum.”

“Kimi zaman birbirimizi yanlış anlarız.”

“Ben de özür dilerim. Haksızdım.”

İkinci kitap, Bedenim Bana Ait! de Gergedan Yayınları’ndan çıktı ve dördüncü baskısında. Yazan ve resimleyen yine Dagmar Geisler. Çeviri ise Kazım Özdoğan’a ait.

Cinsellik ve beden farkındalığına yönelik bir kitap olan Bedenim Bana Ait! çocukların cinsel istismara yönelik nasıl davranacakları ve bu durumları nasıl fark edeceklerine odaklanıyor.

Kitapta bedenin doğumdan sonraki değişimleri de çocuklara fark ettiriliyor ve bu açıdan yetişkinlere de bir ayna tutuyor. Kitapta çocuklar için anlam dolu cümleler var:

“Bedenim sadece bana ait.”

“Bazen birine yakın olmak istiyorum. O zaman bedenlerimiz birbirine dokunuyor.”

“Biri bana dokunduğunda ve bu hoşuma gitmezse… hep şöyle diyorum: Bunu yapma. Bana dokunma. Bunu istemiyorum.”

“İki taraf istediğinde insanların birbirine dokunması güzel bir şey. Sence de öyle değil mi?”

Üçüncü kitap ise Ben Herkesle Gitmem ki! Yine Dagmar Geisler’in yazıp resimlediği, Gergedan Yayınları’ndan çıkan kitabın çevirmeni Gültekin Emre… Kısa sürede üçüncü baskısını yapan kitap, çocukları “istismar” konusuna yönelik bilinçlendirmek ve farkındalık geliştirmelerini sağlamak için kaleme alınmış. Okuldan çıkan Lu isimli kız çocuğunun kimlerle konuştuğunu, ne yaptığını ve ailesinin geç kalma durumuna yönelik nasıl davrandığını anlatan Ben Herkesle Gidemem ki! yaşamın temel gerçeklerinden bir tanesi üzerine kurulu: Çocukların kimlere güvenebilecekleri konusunda anne ve babalarıyla hemfikir olması gerektiği. En azından belirli bir yaşa kadar. Sonrasında çocuk yaşantısıyla birlikte kimlere güveneceğini kendisi belirleyecektir. Kitabın anlamlı cümlelerinden bazıları şunlar:

“Seninle birlikte gelemem.”

“Annem beklememi söyledi.”

Bu üç kitabı önermemin nedeni bedene ve istismara yönelik önce yetişkinlerin, ardından çocukların daha fazla farkındalık geliştirdiğine inanmam. Yetişkinlerin çocuklarla bu konuları nasıl konuşabileceklerine yönelik rehber niteliği taşıyan bu kitaplar size de iyi gelecektir.

Keyifli okumalar…

Murat Moroğlu

Yaratıcı Drama Eğitmeni