Kardeşler Arasındaki Çatışmalarda Ebeveynlerin Rolü Ne Olmalı?

Psikoterapi seanslarıma katılan ebeveynler, kardeşler arasında yaşanan çatışmaları nasıl sonlandırabileceklerini soruyorlar sık sık.

Ebeveynlerin kardeşler arasındaki atışmaların, alayların, çekişmelerin ve “Ama bu haksızlık!” çığlıklarının bitmesini istemeleri son derece makul. Ancak kardeş sevgisini açığa çıkarmanın en iyi yöntemlerinden biri, çatışmaları sonlandırmak yerine onları kullanmayı öğrenmekten geçiyor. Bunu destekleyen araştırmalar mevcut ve ben de bizzat yaşandığına şahit oldum.

Kardeş çatışmaları çoğu zaman normaldir ve yaşanması beklenir: Ev ortamı, sosyal dinamikler için güvenli bir deneme alanı görevini görür. Kardeşler genelde birlikte oynamak isterler, ama aralarında yaş farkı varsa bunun için biraz beceri ve sabır gerekir.

Bir “maç anlatıcısı” gibi davranın

Çocuklarımıza onları gördüğümüzü ve duyduğumuzu belli etmek bizim görevimiz, ancak kardeşleriyle aralarında yaşadıkları çatışmaları çözmek tam olarak bizim işimiz sayılmaz (yoksa çatışmalar konusunda yeterli pratik yapamazlar). Didişmeler başladığında, bir maç anlatıcısı olduğunuzu hayal edin ve taraf tutmadan, yargılamadan gördüklerinizi anlatın. Bu kolay uygulama sayesinde çocuklarınız çatışmalarını kabul ettiğinizi ve onlara saygı duyduğunuzu, ancak hızlı bir çözümle onlara müdahale etmek istemediğinizi bilirler.

Örnek: Çocuklarınızın bağrışlarını duydunuz ve odalarına gittiğinizde birbirlerine kızgın olduklarını gördünüz.

“Hey, sakin olun! Jack, bu sefer ne yaptın?” demek yerine,

“Buradan çok yüksek sesler geliyor. Alex, ellerin belinde oldukça sinirli görünüyorsun. Jack, sen de gülüyorsun. Pokémon kartlarınız da yerlere saçılmış.” diyebilirsiniz.

Neler olduğunu anlatın. Çocuklarınızın size söylediklerini tekrar edin. Tarafsız olmaya çalışın.

“Ah, anladım. En iyi kartları hep onun aldığını söylüyorsun. Oyunun patronu oymuş gibi hissediyorsun. Anlıyorum. Jack, sen hep oynadığınız oyunu oynamak istedin ama Alex kuralları değiştirmek istedi. Alex, sen de buna sinirlendin ve kartları fırlattın. Doğru anlamış mıyım?”

Çocuklarınızın birbirleriyle ilgili şikayetlerini onların yanında tekrar etmeniz, birbirlerini anlamalarına ve kendi çözümlerini bulmaya çalışmalarına yardım eder.

Kardeşlerin birbirlerine kızmalarına izin verin

Ebeveynlerin, çocuklarının birbirlerine iyi davranmaları konusundaki ısrarları veya zor ve hoş olmayan duyguları düzeltmeye çalışmaları, aslında bir reflekstir. Kardeşlerin birbirlerine sevgi, öfke, hayal kırıklığı ve bağlılık gibi farklı duyguları aynı gün içinde hissedebilecekleri unutulmamalı. Ebeveynleri olarak sadece olumlu duygularını kabul ettiğimiz fikrine kapılırlarsa, ya onların farkına varmamız için karanlık duygularına daha çok yönelirler ya da bu duygularını bastırıp bizden saklarlar. Bu iki durum da iyi sonuç vermez. Negatif duyguları yargılamadan kabul edin. Sıcak ve şefkatli duygular zaten kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Örnek: “Her şeyi mahvediyor! Ondan nefret ediyorum!”

“Hey, sözlerine dikkat et. Sakinleşmeli ve kardeşinden özür dilemelisin.” demek yerine,

“Vay canına, kardeşine gerçekten de çok sinirlisin. Canını bu denli sıkan şey nedir?” diyebilirsiniz.

Örnek: “Ben bu bebeği istemiyorum. Keşke hiç doğmasaydı.”

“Hayır, Gerçekten böyle düşünüyor olamazsın. Bak gör, onu seveceksin.” demek yerine,

“Seni anlıyorum. Her şey artık çok farklı. Eskiden sadece üçümüzdük ama şimdi işler değişti. Ben de bazen bu değişimi hissediyorum!” diyebilirsiniz.

Ne zaman müdahale edeceğinizi bilin

Çocuklarınızın ilişkisinde duygusal veya fiziksel bir istismar söz konusuysa, erken müdahalede bulunmak ve gerekli olduğunda onları ayırmak önemli. Ama yalnızca birbirleriyle didişiyorlarsa, durup onları dinlemeniz gerekiyor. Sesler yükseliyor ve çatışmanın yoğunluğu artıyorsa araya girmeniz gerekebilir. Önce “Yardıma ihtiyacınız var mı?” ya da “Burada neler olduğuyla ilgili beni bilgilendirir misiniz? gibi sorularla başlayabilirsiniz.

Çocuklar becerikli problem çözücülerdir, en küçükleri bile. Konuyla ilgili iyi fikirlere sahip olduklarını varsayın ve desteğinizi sunun.

Buzdağının görünmeyen kısmını hatırlayın

Çocukların sözleri ve davranışları buzdağının görünen kısmıdır yalnızca. Bunlar en kolay gözlemlenebilen ve düzeltilebilen kısımlardır. Genellikle sözlerin ve davranışların altında yatan başka sebepler vardır. Kardeşlerden biri ötekini yalnızca onu rahatsız etmek için itmez; öfkeli olduğu, sınırlarını test ettiği, kendisi de okulda itildiği, yorgun olduğu, aşırı uyarıldığı veya dikkat çekmek istediği için iter. Çocuklarımıza aile kurallarını öğretiyor ve bunları savunuyorken daha derine bakmayı da ihmal etmemeliyiz.

Duruma merakla yaklaşmak sorunun köküne inmenize yardımcı olur ve aynı zamanda aile bireylerini yakınlaştırarak öğrenilen derslerin kalıcı olmasını sağlar.

Sınırları belirleyin

Yukarıda bahsettiğim bazı yöntemler çalışma arkadaşım Julie Wright’a ait, ben de danışanlarımı bunlara odaklanma ve çocuklarının neler hissettiklerini anlama konusunda teşvik ediyorum. Ancak çatışmaları gerçekten sonlandırmak için daha fazlasına ihtiyacınız var. “Ayak uydurma, sınır koyma ve problem çözme” olmak üzere üç adımdan oluşan bir strateji mevcut. Ayak uydurmak anlayışla hareket ettiğiniz anlamına gelirken; sınır koymak kuralları ve gerçekleri belirler. Son olarak problem çözmek de alternatifler ve çözümler sunduğunuzu ifade eder.

“Ah! Çok acıdı sanırım. İyi misin diye bir bakayım. Çok sinirlenmiştin ve kapıyı kardeşinin koluna mı çarptın? Hadi bana neler olduğunu anlat. Tamam, anlıyorum. Sinirliydin ve kardeşinden uzaklaşman gerekiyordu.” (Böylece iki çocuğa da ayak uyduruyorsunuz.)

“Kapıları kesinlikle çarpmamalıyız, çünkü bu çok tehlikeli. Unutmayın ki bu, evin bir kuralı.” (Sınır koyma.)

“Kardeşinin kolu için biraz buz getirelim. Yalnız oynamak istediğinde bunu net ve güçlü bir şekilde nasıl ifade edebilirsin? Hadi bunları yazalım, çünkü sinirlendiğin zaman bir şeyleri hatırlaman güçleşebilir.” (Problem çözme).

Bu sistem, bulduğu her fırsatta kız kardeşini provoke etmeye ve sinirlendirmeye çalışan “problemli çocuğu” (ortanca olan) ile empati kurmakta zorlanan bir anneye çok yardımcı oldu. Kız kardeşine düpedüz kötü davranan çocuk annesini de çok kızdırıyordu. Anne bazen çocuğunuz sevmiyor gibi bile hissediyordu.

Ondan bir buzdağı çizmesini ve oğlunun davranışlarına sebep olan muhtemel kaynakları yazmasını istedik. Egzersizi yaparken ağlamaya başladı. Kağıda “Ailenin küçük bebeği olduğu ve yetişkinlerin dikkati hep onda olduğu için kız kardeşe içerlemek, sosyal bir mizacı olduğu için onu kıskanmak, okulda fazla bunalmak, aile içindeki son değişikliklere sinirlenmek,” gibi notlar yazdı. Bunun sonucunda oğlunu merak merceğinden incelemeye başladı ve bu sayede verdiği tepkiler yumuşadı; oğlunun yaşadığı zorlukları kabul edebildi.

Nihayetinde, oğlu da annesiyle daha rahat konuşmaya ve neler hissettiğini söylemeye başladı. Oğluna aile kurallarını hatırlattığında, onu odasına göndermek yerine kız kardeşini kızdırmaya harcadığı vakitte aslında neler yapabileceğini sordu ve oğlu gerçekten de bazı fikirler bulmaya başladı.

Zaman geçtikçe arada yine kavga ettiklerini duydu, ama aynı zamanda sorunlarını çözdüklerine, sohbet ettiklerine ve güldüklerine de kulak misafiri oldu. Birlikte keyif alma oranı çatışma oranını geçmeye başlamıştı. Oğluna olan empatisi aileye yayılıyordu.

Çeviri: Zeynep Topal

Kaynak: https://www.nytimes.com/2019/07/11/well/family/sibling-battles-parents-sportscaster.html?fbclid=IwAR1WyrhWPsM3-39SUoH2vaoAYNZQgc4V45D86N4zF6zpQs14la3bXftDu68

kaynak: eğitimpedia