Okulları Yeniden Açma Sürecinde Araştırmalardan ve Diğer Ülkelerden Neler Öğrendik? – (1.Bölüm)

Okulları Yeniden Açma Sürecinde Araştırmalardan ve Diğer Ülkelerden Neler Öğrendik? - (1.Bölüm)

Pek çok ülke (ve ABD) yüz yüze eğitime nasıl geri döneceğini düşünürken birtakım temel belirsizlikler durumu daha karmaşık hale getiriyor: Vaka sayısı Amerika’daki kadar yüksekken hiçbir ülke çocukları okullara yeniden göndermeye çalışmadı, kaldı ki sınıf içi virüs yayılımıyla ilgili bilimsel araştırmaların sayısı yetersiz. 

Dünya Sağlık Örgütü, virüsün kalabalık, kapalı ve havalandırması zayıf alanlarda havadan bulaştığı sonucuna vardı. Bu tanım ABD’deki çoğu okula uyuyor. Ancak aynı zamanda öğrencilerin okula dönmesi için ebeveynlerden, çocuk doktorlarından, çocuk gelişimi uzmanlarından ve ülkenin başkanından büyük baskılar söz konusu. 

New Jersey’deki Yorkship Okulu’nda hemşire olan Robin Corgan, “Açık açık söylüyorum: Çocuklarımız ve çalışanlarımızla Rus ruleti oynuyoruz sanki,” diyor.

Dünyanın farklı yerlerinden gelen veriler, çocukların koronavirüs sebebiyle ağır hastalık geçirme ihtimalinin yetişkinlere oranla çok daha az olduğunu açıkça gösteriyor. Ancak, çocukların ne sıklıkla enfekte olduğu ve virüsün bulaşmasında ne gibi bir rol oynadıkları gibi cevaplanmamış büyük sorular var. Bazı araştırmalarküçük çocukların virüsü bulaştırma olasılığının ergenlere göre daha az olduğunu ileri sürüyor. Bu da ilkokulları açmayı liseleri açmaktan daha az riskli hale getiriyor, ancak kanıtlar kesin değil.

Diğer ülkelerdeki deneyimler, fiziksel mesafe ve maske kullanımı gibi önlemlerin fark yarattığını ortaya koyuyor. Bir diğer önemli değişken de virüsün toplumda ne kadar yaygın olduğu, çünkü bu, virüsü okula potansiyel olarak kaç kişinin taşıyabileceğini etkiliyor. 

Birçok okul bölgesi için çözüm “ya hep, ya hiç” yaklaşımı olmayacak. Ülkenin en büyük eyaleti New York da dahil olmak üzere birçok yer, bazı günleri okulda bazı günleri ise online geçirmeyi içeren karma sistemler geliştiriyor.

Johns Hopkins Bloomberg Halk Sağlığı Okulu’nda profesör olan Dr. Joshua Sharfstein, “Ellerinizi sallayıp ‘öyle yapın’ demekten çok daha fazlasını yapmalısınız,” diyor. “Önce toplumdaki yayılmayı kontrol altına almalısınız, sonra dikkatli bir şekilde okulları yeniden açmalısınız.”

Yayılma bulmacası

Çocukların koronavirüsten ciddi şekilde hastalanma ihtimali yetişkinlere göre çok daha düşük olsa da, risk sıfır değil. Az sayıda çocuk hayatını kaybetti ve kimisi de solunum yetmezliğinden veya kalp ve dolaşım sorunlarına neden olan inflamasyondan (iltihaplanma) muzdarip oldukları için yoğun bakıma ihtiyaç duydu.

Okulların yeniden açılmasıyla ilgili daha büyük endişe, çocukların çoğunun hiçbir semptom göstermeden enfekte olma ve daha sonra virüsü aile bireyleri, öğretmenler ve diğer okul çalışanları da dahil olmak üzere başkalarına yayma potansiyeli. Bugüne kadar elde edilen bulgular, 12 yaşın altındaki çocukların, etraflarındaki yetişkinlerle aynı oranlarda enfekte olsalar bile, virüsü yayma olasılıklarının daha düşük olduğunu gösteriyor. Amerikan Pediatri Akademisi, okulların uygun güvenlik önlemleriyle yeniden açılmasını önerdiği kılavuzunda bu verilerden bazılarını örnek gösteriyor.

Ancak kanıtların çoğu, halihazırda karantinada olan veya başka önleyici tedbirler uygulamaya başlamış ülkelerde toplandı. Ayrıca, çocuklarda virüsün varlığını veya virüse maruz kalıp kalmadıklarını gösteren antikorları saptamak için sistematik olarak test yapan ülkelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.

Bulaşıcı hastalık uzmanları çalışmalarını, okulların virüsün topluma yayılması üzerindeki etkisinin Şubat ayında başladığını varsayarak sürdürüyor.  

Mart ayında çoğu uzman, okulları kapatmanın enfeksiyonun ilerlemesini yavaşlatacağında hemfikirdi. Ancak son analizlere göre, sosyal mesafe gibi daha geniş önlemler, okul kapanmalarının sonuçlarını gölgede bırakarak çok daha büyük bir engelleyici etkiye sahip olduğunu kanıtladı.

Teksas Üniversitesi’nde biyoloji ve istatistik profesörü olan Lauren Ancel Meyers, okulları yeniden açma riskinin “okulların bulaşmayı, maske zorunluluğu veya kalabalığı sınırlandırma gibi yöntemlerle ne kadar kontrol altında tutabildiğine bağlı olacağını” söylüyor. “Toplumdaki bulaşma oranı da önemli bir faktör.”

Örneğin, Florida ve Arizona eyaletlerindeki şehirler gibi yakın zamanda vaka sayısında artışı görülen Austin’de tahmini enfeksiyon oranı 1000’de 7. Yani 500 kişilik bir okulda ortalama 4 kişinin koronavirüs taşıyacağı anlamına geliyor bu. “Okul, aldığı önlemlere bağlı olarak bu kişileri kontrol altına alabilir,” diye belirtiyor Dr. Meyers.

Aksi takdirde okullar, özellikle de küçük yaştaki öğrencilerin sosyal mesafeyi korumakta ve maske takmakta büyük zorluk yaşayabilecekleri kapalı tesisler oldukları göz önüne alındığında, salgının tetiklenmesine yardımcı olabilir. Çocukların virüsü etkin bir şekilde yaymadıkları ortaya çıksa bile, vaka sayısında yeni artışlar oluşması için gereken yalnızca bir veya iki kişidir.

Diğer ülkelerden veriler

Şimdiye kadar, enfeksiyon seviyelerini düşürmeyi başardıktan sonra okulları açan ve fiziksel mesafe ve sınıf büyüklükleri gibi şartları zorunlu kılan ülkeler, koronavirüs vakalarında bir artış görmedi.

Norveç ve Danimarka iki iyi örnek. Her iki ülke de okulları kapattıktan bir ay kadar sonra, Nisan ayında yeniden açtı, ancak başlangıçta sadece ilk ve orta okulları açıp liseleri daha sonraya bıraktı. Temizlik prosedürlerini güçlendirdi, sınıf büyüklüğünü sınırlı tuttu, küçük gruplar halindeki çocukların sıraları arasında mesafe vardı ve bu mesafe teneffüslerde de korunuyordu. Her iki ülke de vakalarda önemli bir artış görmedi.

Okul temelli potansiyel virüs yayılımı üzerine henüz kapsamlı bilimsel çalışmalar yapılmadı, ancak çoğu henüz akran denetiminden geçmemiş vaka raporları, bunun yüksek bir risk olmadığı fikrini destekliyor.

İrlanda’da Mart ayında okullar kapanmadan önce birlikte zaman geçiren enfekte altı kişiyle (iki lise öğrencisi, bir ilkokul öğrencisi ve üç yetişkin) ilgili bir çalışma yapıldı. Araştırmacılar, koronavirüs enfeksiyonuna sahip olup olmadıklarını görmek için altı hastanın temas kurduğu 1155 kişiyi inceledi. Temaslılar arasında nefesli çalgılar üzerine müzik dersleri, koro çalışmaları ve spor gibi bulaşma için verimli bir zemin oluşturabilecek okul faaliyetlerine katılanlar da vardı. Araştırmacılar, öğrencilerin hiçbirinin başka bir insanı enfekte etmediğini belirterek, virüsün belgelenen tek bulaşmasının, enfekte olmuş yetişkinlerden biriyle okul dışında temas halinde olan iki yetişkin olduğunu da sözlerine eklediler.

Bununla birlikte, toplumdaki enfeksiyon seviyesinin yüksek olduğu ve güvenlik önlemlerini zamanından evvel gevşeten ülkelerde okul temelli salgınlar meydana geldi. Washington Üniversitesi’den araştırmacıların raporuna göre, İsrail’de Mayıs ayında okullar yeniden açıldıktan ve birkaç haftanın ardından sınıf büyüklüğü sınırlamaları kaldırıldıktan sonra virüs 200’den fazla öğrenci ve personele bulaştı. 

Bazı ülkelerdeki vaka çalışmaları, virüs bulaşmasının büyük ve küçük çocuklarda farklılıklar gösterdiğini ortaya koyuyor.

Çeviri: Zeynep Topal

Yazının ikinci bölümü: Diğer ülkelerden veriler… Okullar ne yapabilir?

Kaynak: https://www.nytimes.com/2020/07/11/health/coronavirus-schools-reopen.html?action=click&module=RelatedLinks&pgtype=Article